06 Ekim, 2009

Buluşma II

Ali'yi servisten aldıktan sonra vapurla karşıya geçtik. Ali de ben de heyecanlıydık. Vapur iskeleye yanaştığında beraber “kara göründüüüü” diye bağırdık.

“Kara göründüüüü”

Büyük Baba, daha önce konuştuğumuz gibi Ali’yi alıp gitti. Araba iskeleden uzaklaşırken onu farkettim bekleyen. Beni almaya gelmiş, biz biraz gecikince sinirlenmiş olmalı. Beyaz minibüse bindik aceleyle.

Beni almaya gelmiş.

Yolda biraz sakinleşince anlatmaya başlıyor.

.......
Sanki hiç değişmemiş ve sanki zaman araya girmemiş. Sanki kantindeyiz hala. O basık, gri ve kahverengi ve sade, masa ve sandalyelerden ibaret gösterişten uzak o kantindeyiz.

O heyecanla anlatıyor. Şimdi olduğu gibi. Ve sanki biz hiç değişmemişiz.

-SON-




İlyana

-Bi şairin rakısıyla sigarasının dumanı arasındaki
en kestirme yoldur yaşamak -

Şiir akşamından Taksim’e doğru
Ar damarı çatlamış bir düşün
Kırılma sesidir İlyana
Üstüne basa basa
ben şimdi sana nasıl anlatayım İlyana?
Bir şairin rakısıyla en telli sigarası arasında
En uzun yoldur senin yolun
Erotik bi şopun vitrininden sızan
Üçbeş dizedir,
Yalnız bir şiir akşamıdır
En ön masadan seyrine daldığın
Ben sana nasıl anlatayım,
Bu artık ölüm kalım meselesidir
Sözdür, sazdır, alınteridir
Damla damla kanayan

Şiir akşamından yukarı Taksim’e doğru
Uyaklı bir İstiklal akşamıdır
En kırılgan yeridir ruhumuzun
Sitemdir, selzeniştir
Fa diyez tonundan bir perdedir
Yalnızlığımız, yaşamışlığımızdır
Ah, ben sana nasıl anlatayım
Üstüne basa basa
Bir kadeh şaraba banılmış eksik bi şiirdir
Ki İstanbul’dur en yalnızımız
Vakit’siz ve ürkek bir şiir akşamıdır
Yemeklerden hemen önce alınan
Yaşamaktır İlyana
Sabahtan akşama yaşamaktır
Bağıra bağıra yaşamaktır
Geceden sabaha
Ölüm korkusudur kimi zaman
Yaşamaktan anladığımız
Sabahın geceye vuran ıssız kokusudur
Ah bir seni tanısaydım İlyana
Bir anlatsaydım sana
Parmakkapı’dan yukarı Taksim’e doğru
Titrek sesle okunan bi şiirdir aslolan
Yaşamın ta kendisidir, haykırıştır, isyandır
Üstüne basa basa
Yaşamaktır düpedüz İlyana

Düşle Edebiyat Dergisi, Sayı 86