25 Haziran, 2010

Bukalemunlar için Müzik


Plastik bardakta çay içen bir inşaat işçisinin gözlüğünden göremiyorsan dünyayı, hani oturmuş bilmemkaçaysonra bilmemkaçayvadeyle satılacak afilli sitelerden birinin yarım yamalak balkonuna da plastik bardakta çayını içmekte olan çocuğun, çocuk diyorum olsa olsa yirmilerinin sonunu sürüyordur, ne diyordum uzadı gitti tümce, diyordum ki, işte o çocuğun gözünden göremiyorsan dünyayı, çok yazık. Dünya bu kadarcık işte, anlamadın mı hala, anlamadın mı canım benim?

Bukalemunlar için müzik mi, onun öyküsü eski, kitap hayatıma Başka Sesler Başka Odalardan önce girmiş olsa da, zamanını bekledi o da ve Annem Hakkında Herşey'de Pedro Almadovar'ın

Capote'ye yaptığı o nazik göndermenin üzerinden uzun zaman geçti, ben kitabın adını orda duymuştum. Adına vurulmuştum, sözcüklere vurulma özelliğim var, diğer bütün yazanlar gibi...Sonra büyüttüm o sevgiyi içimde, az önce diktiğim ıtır ve sardunya gibihani büyüdüklerinde çiçekler heyecan duyarsınız sanki öyle birşey, keyfini çıkardım.


Evet yaaa, bukalemunlar için piyanosunu tıngırdatan bir hanımefendiye konuğum şimdi.

Dünyayı kendi ellerimle çizdim. Az önce,

Yahu bir sözcük öbeği aklımda iken geçti gitti, bulutlar gibi....







08 Haziran, 2010

Başka Sesler Başka Odalar'dan

Arama çubuğunda Capote'nin adının belirip "ara" ya bastığımda karşıma çıkan resimlerden beni en çok etkileyeni yandaki. İnce uzun parmaklar. Baş, iki el arasında. Sapsarı saçlar. Sol elde dumanı tüten bir sigara. Gözleri çok şey anlatıyor. Belki de yazdıklarının tümü o bakışlara saklanmış.

Başka Sesler Başka Odalar, bana öyküyü tiyatroya uyarlama isteği uyandıran bir kitap oldu. Çok özete girmeyeceğim, gerek yok, her yerde bulunabilir. Capote'nin anlatımındaki derinlik, özellikle Randolph'un Joel'in resmini yaparken Joel'in karşısında yaptığı monolog bölümünde kendini açığa çıkarıyor. O ana kadar yüzeysel ve ufak ipuçlarıyla tanıtılan Randolph'un karşısında buluveriyorum kendimi. Dolores'i, Pepe Alvarez'i, Ed Samson'u ve kendini anlatıyor. Birden gerçekler su yüzüne çıkmaya başlıyor.

Çözülme işte orda başlıyor.

Kimi zaman, başka odalarda buluruz kendimizi. Çocukluk günlerine özgü tanıdık birşey gibi.
Capote işte o odalarda gezindiriyor okuru. Kendi odalarının da kapılarını aralıyor.Kimi zaman çok tanıdık o başka sesler, başka odalar.

8.6.10